İŞ AKDİNİN SONLANMASI DURUMLARINDA GELİR VERGİSİ

By on 21 Haziran 2018

27 Mart 2018’de yürürlüğe giren 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 25 ve 61 maddelerinde değişiklikler yapılmıştır.

Değişiklikten önce geçici veya sözleşmeli personeller için iş sözleşmelerinin sona ermesi durumunda verilecek olan kıdem tazminatında gelir vergisi problemi mevcuttu.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/C maddesine göre çalışmakta olan geçici personeller eğer ki (i) Kişinin ölümü, kişinin kendi isteği ile iş sözleşmesini feshetmesi veya yenilememesi (ii) Sosyal Güvenlik Kurumunca kendilerine yaşlılık veya malullük aylığı bağlanması veya toptan ödeme yapılması durumlarından birinin vuku bulması sebebiyle hizmet sözleşmeleri sona ererse, çalışmış oldukları her sene için işten ayrıldıkları tarihte sözleşmelerinde yazılı ücret tutarı kadar bir iş sonu tazminatı almaktadırlar.

Bunun yanı sıra 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 7.maddesine göre de kamu kurumlarında 4/B’li çalışan sözleşmeli personeller de (i)506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gereğince malullük veya yaşlılık aylığı bağlanması veya toptan ödeme yapılması (ii) hizmetlerine gerek kalmadığı için sözleşmelerinin feshedilmesi ya da yenilenmemesi (iii) istihdamına ilişkin mevzuatında yer alan hükümler uyarınca çalışanın kendi isteği ile sözleşmeyi feshetmesi (iv) kişinin ölümü durumlarından birinin vuku bulması durumunda iş sonu tazminatı almaktadırlar.
Yukarıda açıklanan 4/B ve 4/C’li çalışanlara yapılan tazminat ödemelerinde gelir vergisi tahakkuku uygulanmaktaydı. Maliye Bakanlığı da söz konusu tazminatın ücret olduğunu ve bu sebeple de gelir vergisi alınması gerektiği görüşündeydi. Yargı kararları ise bu görüşün aksi yönünde kararlar vermekteydi. Bu çelişki sebebiyle kanunda bir değişiklik yapılma gereği doğmuştur.

7103 sayılı kanunun 5. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu madde 25/7 değiştirilmiştir. Maddede yapılan değişiklik ile daha önce gelir vergisinden müstesna olan tazminat ve yardımlar arasına hizmet erbabına verilen kıdem tazminatı olarak sayılan iş sonu tazminatı (24 aylığını aşmayan tutarı) da eklenmiş oldu.

Gelir Vergisi Kanunu madde 25 ile yapılan değişiklik, 27 Mart 2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. 7103 sayılı Kanunun yürürlük tarihi itibariyle 4/B’li sözleşmeli personele ve 4/C’li geçici personele ödenecek iş sonu tazminatının 24 aylığını aşmayan tutarından gelir vergisi tahakkuku yapılmayacaktır. Böylece 24 aylığı aşmamak koşuluyla işçilere verilen tazminat ve yardımlardan gelir vergisi alınmayacaktır. İş sonu tazminatının 24 aylığı aşmayan tutarı kıdem tazminatı ve emekli ikramiyesi şeklinde gelir vergisine tabi tutulmazken, 24 aylık tutarı aşan iş sonu tazminatı ücret kabul edilerek gelir vergilendirmesine tabi tutulacaktır.

7103 sayılı Kanunun 7. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu madde 61’e yeni bir fıkra eklenmiştir. Eklenen fıkra ile karşılıklı sonlandırma ve ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatların ücret olarak kabul edileceği konusu açıklığa kavuşturulmuştur. Söz konusu kanun maddesi ile eklenen fıkra madde 25’te yapılan değişikliğin aksine işçinin aleyhine bir sonuç doğurmaktadır. Kanunda yapılan ücret tanımına işçi ve işveren arasında yapılan ikale sözleşmesinden doğan ödenekler de eklenmiştir. Böylece bu ödenekler aslında özü itibariyle bir yardım ve tazminat olmasına rağmen ücret olarak sayılması ve gelir vergisi alınmasına hukuki dayanak sağlanmış olunmuştur.
İşçi ile işverenin hizmet sözleşmelerinin karşılıklı sona erdirmeleri veya ikale sözleşmesi imzalamaları sonucunda; işçinin iş kaybı, iş sonu veya iş güvencesi tazminatı adları altında yardım ve ödenek alması tamamen insani ve hayatın olağan akışına uygun düşmektedir. Böylece hedeflenen işçinin işsiz kaldığı müddeti ekonomik sıkıntı içerisinde geçirmemesidir. Bahsedilen karşılıklı sonlandırma sözleşmesi ile taraflar kendi rızalarıyla ve karşılıklı anlaşarak hizmet sözleşmesini sonlandırırlar. Bu sözleşme kapsamında işçiye yasal hakları dışında iş güvencesi tazminatı gibi yardımlar da yapılır. İşveren bu sözleşme ile işe iade davası açılmasının önüne geçmiş olur, işçi ise işsizlik dönemini yeni bir iş bulana dek sıkıntıya uğramadan geçirmiş olur. Böylece hem işçi hem işverenin kazançlı çıkmış olmaktaydı.

Tazminat adı altında verilmiş olsa da yeni kanun değişliği ile Gelir Vergisi Kanunu madde 61’de ücret tanımı olarak söz konusu tazminat ve yardımlar da eklenmiştir. Ücret ve tazminat kelime anlamları itibariyle de amaç olarak da iki farklı kavram olmasına rağmen yapılan bu değişiklik ile farkları kalmamıştır.

Hizmet sözleşmesi bitmiş olmasına rağmen verilen tazminatı ücret olarak kabul eden kanun, bu ödenekleri gelir vergisine tabi tutmuştur. Tamamen işçinin yararına olan bir yardımın gelir vergisi adı altında tahakkuk edilmesi hukuki olarak adalet anlayışına ters düşmektedir. İşsiz kalan kişiye yapılan yardımlardan vergi alınması Hukuk Devleti ilkesine ters düştüğü gibi Türk Anayasası madde 73’te yer alan herkes mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür ilkesine de aykırıdır. Sosyal bir hukuk devletinin işsiz kalması sebebiyle tazminat ve yardım alan vatandaşından gelir vergisi kesmesi tamamen hakkaniyet ilkesiyle ters düşmektedir.

Kısacası 7103 sayılı Kanun ile yapılan Gelir Vergisi Kanunu madde 25 değişikliğiyle 4/B ve 4/C’lilerin iş sonu tazminatlarından 24 aylığı geçmemek şartıyla vergilendirmeye tabi tutulmayacaktır. Aynı Kanun ile madde 61’e eklenen fıkra sebebiyle ikale sözleşmeler sonucunda verilen yardım ve tazminatlar ücret olarak kabul edilerek bunlardan gelir vergisi kesilecektir.

info@gulelhukuk.com

About Hakan Alkan

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir