KAYIP KAÇAK BEDELLERİNİN İADESİ SÜRECİ VE GÜNCEL DURUMU

By on 13 Mart 2018

Bu makalemizde elektrik faturalarında kayıp kaçak, iletim ve dağıtım, sayaç okuma vb. isim altında tüketiciden tahsil edilen elektrik tüketimi dışındaki hizmetlere ilişkin bedellerin iadesi süreci ve mevcut hukuki durumunu ele almak istedik.

1. Kayıp Kaçak Bedellerinin İadesi Süreci

Pek çok tüketici, emsal olarak değerlendirilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/7-2454 Esas ve 2014/679 Karar sayılı kararı sonrasında kayıp kaçak, dağıtım ve iletim bedelleri, sayaç okuma bedeli adı altında faturalara yansıtılan tutarın iadesini talep edebilmekteydi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun mevcut kararının yanı sıra ilgili Yargıtay dairelerinin kararlarının da tüketiciden bu bedellerin tahsilinin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle tahsil edilemeyeceğini belirtmesi üzerine tüketiciler elektrik hizmeti almakta oldukları şirketlere bu bedellerin iadesi için dava açmaktaydı. Yasama organınca bu uyuşmazlıkların önüne geçilebilmesi için 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda (“EPK”) ve diğer ilgili mevzuat hükümlerinde düzenleme yapılmıştır.

Bu doğrultuda 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Değişiklik Kanunu”) ile bu ücretlerin de Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu (“EPDK”) tarifelerinde belirtilebileceği ve belirlenen oranda tüketiciden tahsil edilebileceğine ilişkin hükümler içermektedir.

Değişiklik Kanunu’nun 21. maddesinin 1. fıkrası uyarınca EPK’nın 17. Maddesinin 1. fıkrası “Kurul, mevzuat çerçevesinde uygun bulmadığı tarife tekliflerinin revize edilmesini ister veya gerekmesi hâlinde resen revize ederek onaylar. İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür.” şeklinde değiştirilmiştir.

Yine Değişiklik Kanunu’nun 26. maddesi ile EPK’ya geçici 20. madde eklenmiştir. “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü ile yasal yollara ilişkin düzenleme yapılmıştır. Böylece mahkemeler önlerine gelecek olan uyuşmazlıklarda tarifeler ile belirlenmiş ve kanuni hale getirilmiş ödeme kalemlerini göz önünde bulundurulacaktır.

Yine bu doğrultuda EPK’nın 17. maddesine 10. fıkra eklenerek “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesi getirilmiştir.

Milletvekilleri ve ülke çapındaki mahkemeler tarafından Değişiklik Kanunu’nun ilgili hükümlerinin Anayasa’ya adil yargılanma hakkının, mülkiyet hakkının ihlali ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesine itiraz başvurusunda bulunulmuştur.

Bu düzenlemeler kapsamında konu Anayasa Mahkemesi’ne taşındıktan sonra uzunca bir süre yerel mahkemeler arasında fikir ayrıklığı meydana gelmiştir. Ancak konu Yargıtay’ın incelemesi neticesinde açıklığa kavuşmuş ve yüksek mahkeme birçok kararında mevcut yasal düzenlemeler doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, bunun sonucu olarak da Değişiklik Kanunu öncesinde dava açılmış olması halinde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Bununla birlikte tüketicinin, dava açtığı tarihte haklı olması sebebiyle (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı ve İçtihatlar uyarınca) aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olacağını belirtilmiştir.

Bu değişikliklerle birlikte devam eden davalarda bilirkişiler tarafından hesaplanmış olsa dahi tüketicilere herhangi bir bedel iadesi söz konusu olmamaktaydı. Anayasa Mahkemesi ise uzunca bir süre kendisine gönderilen birçok dosya hakkında birleştirme kararı vermiş ve esastan inceleme 28.12.2017 tarihli oturumda gerçekleştirilerek karara bağlanmıştır.

2. Anayasa Mahkemesi Kararı ve Mevcut Durum

Anayasa Mahkemesi 28.12.2017 tarihli oturumunda vermiş olduğu kararla faturalara yansıtılmış olan kayıp kaçak, dağıtım ve tüketim sayaç okuma bedellerinin elektrik dağıtım şirketleri tarafından tahsil edilmesinin kamu yararının bir gereği olması ve tüketiciden tahsil edilen bedellerin tekrar kamusal kaynaklara geri dönüyor olması sebebiyle Değişiklik Kanunu’nun pek çok hükmünün iptal taleplerinin reddine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen tek hüküm ise EPK’nın 17. maddesine eklenen 10. fıkra olmuştur. Bu madde yargı mercilerinin inceleme alanını sınırlandırması sebebiyle iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 2016/150 Esas ve 2017/179 Karar sayılı 28.12.2017 tarihli oturumdaki kararı 15.02.2018 tarihli ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Bu hükmün iptali ile yargı mercilerinin inceleme alanlarının kısıtlanmasının önüne geçilmiştir. Esas anlamda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararında tarife düzenlenmeksizin tüketiciden herhangi bir isim altında tahsilat yapılmasının hukuka aykırı olarak tespit etmesinin sebebi bu tahsilatların kanunla düzenlenmeden yapılmış olmasıydı. Mevcut durumda bu tarifeler ve bedeller ayrıntılı bir şekilde kanunla düzenlenmiştir.

3. Sonuç

Bu doğrultuda elektrik dağıtım şirketleri tüketiciden artık EPDK’nın belirleyeceği oranda kayıp kaçak, dağıtım ve iletim, sayaç okuma adı altında bedeller tahsil edebilecektir. Bu bedellerin iadesi için yeni dava ve icra takibi açılamayacak, devam eden davalarda ise Değişiklik Kanunu’nda belirtildiği şekilde açılmış davalarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilecektir.

Yerel mahkemelerin bu kararlarına karşılık Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru da dâhil olmak üzere iç hukuk yollarının tamamı tüketildikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunulabilecektir.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluna başvurulma süresi ile ilgili doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır. Bir görüşe göre yerel mahkemede devam eden davalar sonuçlandıktan sonra Anayasa Mahkemesine başvurulacağını belirtse de(Mevzuat kapsamında olağan durumdur.) bazı görüşlere göre Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı ile yargı yolu zaten kapalı olduğu için kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 15.02.2018 tarihinden sonra 30(otuz) gün içerisinde Anayasa Mahkemesi’ne herhangi bir hak kaybına uğramamak adına başvuru yapılmalıdır.

Bilgilerinize saygılarımızla sunarız.

Av. Abide Birsen
Av. Oğuz Kara
Av. Akın Yücel

About Hakan Alkan

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir