80 Endaze Basiret, 700 Gram İnsanlık, 90 Galon İnsaf…

By on 22 Mayıs 2014

İnsaf çizgisini aştık aşalı, vicdanını boğazlayıp duruyoruz insanlığın.

Dün Soma’da yaşananlar bize gösterdi ki, dedelerimiz mezarlarından kalkıp şu içine düştüğümüz hali  görseler;

İçler acısı…

Ağızlarını doldura doldura en balgamlısından, tükürürler yüzlerimize.

***

Acıyı tadında…

Karşı duruşu ayarında…

İnsanlığı olması gereken yerde dahi tutamıyoruz artık!

Henüz madendekilerin hepsine ulaşılmamışken,

76 milyondan  insan kalabilenlerinin yüreği yaralıyken,

Ateş düştüğü yeri yakmışken,

Acı çöktüğü madenden dağılmamışken…

Bir serseri kurşun gibi, izanlarımızdan vurdu hepimizi bir muhteremin(!) sözleri…

Zaten evveliyatında “insafsızlıktan” sabıkalı, Roboski’de ölenlere “katır” muamelesi yapan zıvanadan çıkmış meczubun, sırf oy verdiler diye bu dünyadan göç edişlerini “müstahak” gaddarlığında algıladığını da gördük. Dedelerinden evvel biz doldurduk ağızlarımızı suratına, sıfatına tükürdük.

Velev ki; başka bir bakış açısı ile bu muhterem çıkıp savunsa kendisini ve  “Ölümü meşrulaştırmadım, “Hak ettiniz” de demedim. 13 senedir ülkeyi yönetenlere oy verdiğiniz için bu “kaçınılmaz” hadise yaşanmıştır demek istedim.” dese…

Sormazlar mı muhtereme, ya 1941’den bu yana 3000’den fazla insanımızı alan facialar..?

Kozlu (1992), Yeni Çeltik (1990), Armutçuk (1983), Sorgun(1995) ve diğerleri…

…Ve buralarda kaybettiğimiz insanlarımız…?

Onlar da, o dönemin hükümetlerine oy verdikleri için mi bu oy vermişliğin bedelini hayatlarıyla ödediler?

 

***

Ayıp ettin Yılmaz aga; “ayıp” ne anlama gelir lügatinde senin bilmem ama çok ayıp ettin.

Bu garabet sözleri, sırf bir iktidara muhalif duygular ile söylemiş olman bile ortaçağ karanlığında soluduğu çok belli varoluşun ile birlikte, o madenin en karanlık dehlizlerine atılmana sebeptir.

Ölmüşlerimiz ne bekler arkalarından; nedir onlara karşı birinci vazifemiz?

Elbette ki dua, elbette ki “Fatiha” beklerler.

Fatiha okuman gereken bu sıcak anlarda, sen unutup Fatiha’yı, faciayı alıp siyasallaştırdın.

Siyaseti bu kadar seviyorsan, bırak kâğıdı kalemi, klavyeyi; gir Meclis’e…

Bize öngördüğün, dillendirdiğin “güçlü-müreffeh” sosyal Türkiye hayalinin kapılarını aralamak adına mücadele et!

Müdahale etmenin çemkirmek, mücadele etmenin çelme takmak, muhalefet etmenin insafı ve vicdanı boğazlamak olmadığını her daim hatırla ama…

İnsan ne ederse kendine edermiş, anlaşılan şu ki; sen bu gözü kararmışlığınla o madendeki kömürden daha karasın!

Rabb’im sana 80 endaze basiret, 700 gram insanlık, 90 galon da insaf versin.

Bu duayı itina ile seçip ettiğimi bilmeni isterim.

Keza, endamına bu kadar endaze basiret ancak yetecektir. İnsanlığına fazlasını vermemek adına gram ile yetinmelisin. Galonu ise şarap fıçılarından iyi bilirsin diye dillendirdim.

Ne dediğimi iyi anlayasın diye, duamın mealini dahi yaptım.

Eğer hala anlamadın ise bil ki;

“Sana her şey müstahak!!!”

 

 

Kalınız Sağlıcakla ve hasbıhalle.

About Hakan Alkan

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir