Şirketler Aileye Benzer…

By on 29 Temmuz 2016

Nasıl aile içi sorunları çözmeden, dışarıya mutlu, huzurlu, sevimli bir aile görüntüsü veremiyor isek. Şirket içi sorunları çözmeden de dışarıya yani piyasaya, müşteriye güçlü, işini bilen, kaliteli iş üreten bir şirket görüntüsü yansıtamayız.

Nasıl bir baba evdeki huzursuzluğunu iş ve sosyal hayatındaki agresif duruşu, içe kapanıklığı veyahut tam tersi saldırganlığı ile ötelemeye ve gizlemeye çalışıyorsa, ister patron olsun ister çalışan; İş yerinde huzursuz olan kimse de sahada-piyasada aynı derecede umarsız, hedefsiz ve belki sağa sola savrulan sonbahar yaprağı gibi davranacaktır.

Bu ise elle tutulur, gözle görülür hali ile verimsizliğe gebe bırakacaktır evvela kendisini, sonra şirketini…

Bu hale bulaştığında ve düştüğünde şirketin ferdi,  patron veya çalışan olması fark etmez kendi içindeki veya şirket içindeki ahvalden dolayı “müşteriyi dinlemeyi” bırakacaktır. Kısa vadeli hamlelerle ile günü kurtarmaya, durumu onarmaya gayret edecektir. Sahaya karşı kör, müşterisine karşı sağır olacaktır.

Oysa hepimiz iyi biliriz ki;

Bugün müşterisini dinlemeyen, yarın dizini mutlaka ama mutlaka dövecektir.

Şirketlere de aile gözü ile bakmak gerekmektedir. Evvela sorunu tespit etmeli.

Ardından sorunu stabilize etmeliyiz. Sınırlar çizmeli, o sınırlar içerisine hapsetmeliyiz.

İyileştirme hamlelerine daha sonra başlamak gerekir.

Sorunu tespit etmeden, sınırlarını netleştirmeden, belki etrafına hendek kazıp büyümesine engel olmadan başlanılan tüm iyileştirme ve kotarma hamleleri boşa sarf edilen efor ve zaman olarak dönecektir bizlere.

Ve belki kargaşa büyüyecek, sahadan yükselen şikayetler artacaktır.

Bunu kısaca 3 T ile önleyebiliriz. Tespit… Tedbir… Teyakkuz.

Esasında amacı, müşteri kazanmak ve kârlı satışlar ile ciroyu artırmak olan şirketlerin, kendi içindeki işleyişi ve asayişi optimal hale getirmeden amacına muktedir olması zor, pek zordur. Hatta muhaldir.

Malumunuz, zaten saha yeterince engebeler ile dolu.

Sırtımızda onca kamburla hamleler yapmaya çalışıyoruz her birimiz.

Haksız rekabet, artan ve çeşitlilik gösteren müşteri talepleri, eğitimsiz-deneyimsiz iş gücü, zamansızlık, çalışan ve müşteri sirkülasyonu vb.

Bazen öyle hale dönüşüyor ki, yapılan bir hamlenin karşılığını, neticesini almadan yeni bir hamle yapmak durumunda kalıyoruz.

Her hali ile hedefimiz belli. Kârlılığımızı artırmak.

Kârlılığı artırmanın birinci yolu kararlı olmaktan geçmektedir.

Bunun için de çözümler öngörmeliyiz. Kısa veya uzun vadeli.

Kısa vadeli çözümlerle günü kurtarabiliriz, meyvelerini toplayacağımız kesindir ve bizi idare edecektir belki ama uzun süreli olmayacaktır.

Uzun vadeli çözümler ise kabuk değiştirmeyi gerektirir, uzun ve engebelidir, lakin geleceğimizi de teminat altına alacaktır.

Her hali ile düğüm, kördüğüm olmadan çözebilme mahareti gösterenlerden olabilmeliyiz.

Hep dediğim gibi satabildiğimiz kadar varız.

Bol satışlı günler dilerim.

About Hakan Alkan

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir