Nurkan Yurdakul Mazda Türkiye Genel Müdürü

By on 31 Ocak 2012

ÖTV artışı ile ve sektörün buna hızla cevap vermesi ile etkilerini az yaşadık. Gerçek yansımaları önümüzdeki yıl içerisinde kendisini hissettirecektir. Bununla birlikte yıl sonunda pazarın 850 bin adet civarında kapanacağını zannediyorum.
2012 yılında ise global krizin etkileri ve ekonominin büyümesine endeksli olarak otomotiv sektöründe küçük çaplı bir daralma yaşanacağına inanıyorum. Daralma pazarın yüzde 10’u ile sınırlı olacaktır.
Bu daralma ile birlikte pazarın 730- 750 bin civarında olacağını düşünüyorum. Bu daralmanın yüzde 10 gibi bir oran olması bakımından tabloyu çok karamsar bulmuyorum. 2011 yılında Mazda Türkiye olarak altyapı ve bayi teşkilatlanma ön çalışmalarımızı bitirdik. Yılı tahminlerimizin gerisinde kapattık, ancak geleceği hazırlamak adına çok önemli çalışmalar yaptık. Yeni yılda yepyeni modelimiz CX-5’in yanı sıra 2011 Kasım ayında sunduğumuz lokomotif modelimiz makyajlı Mazda 3 ve BT-50 ile iddiamızı devam ettireceğiz. Yeni bayilerimizin de devreye girmesiyle Pazar payımızı % 0.7’ye çıkarabilmeyi umuyoruz. Mazda CX-5 tamamen yeni platformu, üstün teknolojisi ve motorları ile birlikte rekorlara koşacağına inanıyorum. Japonlar bu konuda son üç senedir çok titiz çalıştılar. Vardıkları nokta sürüş keyfi ve performanstan ödün vermeden yakıt tüketiminde yüzde 30 iyileştirme sağlamak ve karbondioksit emisyonunda uygulanan Euro 5 normlarını aşmak. SUV segmenti 2011 yılında yüzde 65 büyüme kaydetti bu segment 2012 yılında çok büyük bir ivme kazanmayacak. Fakat CX-5’in toplam satışlarımızı yüzde 10 arttıracağından, bunun azımsanmayacak bir oran olduğunu düşünüyorum. Mazda CX-5’i Türkiye’de Avrupa ile aynı zamanda Mayıs ayında, 2.0 litre benzinli ve 2.2 dizel motorla, manuel ve otomatik vitesli olarak satışa sunacağız.
Avrupa da 2012’de devam edecek kriz ile birlikte Türkiye’de cari açığın düşürülmesi gündemde kalacağından, ekonomimizin de biraz daha soğutulması gerekmektedir. Dolayısıyla 2012 yılı pazarı 2011 yılına oranla daha düşük sonuçlanmasını önleyecek tedbirlerin alınamayacağını düşünmekteyim.”
Mazda’nın elektrikli araçlara bakışı…
“Mazda’nın felsefesi şu: elektrikli araçlar da hibrit araçlar da hepsi şu andaki konvansiyonel motorun üzerine monte edilerek elde edilen teknolojiler. Dolasıyla Mazda diyor ki, “biz bu motoru en verimli haline getirmeden, üstüne pahalı şeyleri koyduğumuz zaman bir sonuca ulaşamayacağız”. Karbondioksit salınımının ve yakıt tüketiminin bu kadar düşmesinin nedeni, normal konvansiyonel bir içten yanmalı motora gelen 100 birim yakıtın sadece 30 birimi enerjiye dönüyor ve tekerleklere gidiyor. Geri kalanı karbondioksit salınımı, ısı, gürültü, pislik olarak yaşadığımız dünyaya atılıyor.
Şu anda yapılan bu % 30’luk enerjiye dönüşen oranı %40’a çıkarmak. Ama daha bu Skyactiv teknolojilerinin birinci jenerasyonu. Daha bunun ikinci jenerasyonu da olacak o zaman bu oran daha da arttırılacak. Düşünce şu: “Biz bu içten yanmalı motoru ne kadar en verimli haline getirebilirsek, üzerine de koyacağımız elektrikli hibrit teknolojiler bize o kadar ucuza mal olacak. Dolayısıyla da müşterinin satın alabilirliği de sağlanacak. İşte ondan sonra biz bu işi yapmalıyız deniyor. Bu konuda çalışmalar devam ediyor. Şu anda 200 tane Mazda2 elektrikli olarak Japonya’da kamu kuruluşlarına kiralanmış durumda. Mazda hiçbir zaman da “Elektrikliyi boş ver, biz içten yanmalıları geliştiriyoruz” demiyor. O konuda ki çalışmalar da devam ediyor. Ama şimdi esas olan, Skyactiv teknolojileriyle içten yanmalı motoru da en verimli hale getirmek. Diğer aşamalar sonra.”

About Hakan Alkan

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir