KADIN SEVERSE…

By on 14 Eylül 2019

Zümrüt taş ev olmuş hala yaşamaya çalışıyor, kadın
Elalem ne der diye bütün sükuneti
Ahilik saklasada sakallarının arasında, uslanmaz mindirek bozkurt yarınlar
Yatağından doğruldu çapaklı , salyası akmış! Karışmış sakalalını karıştırıyor adam
Sahilik içine işleşe de güpegündüz hile hurda var hikayesinde
Sen ne dersen de, ben varım bu isyanın içinde!
İlk düşündüğün şeyi hayata geçirme, 5(beş) saniye düşün
Amacım kararından döndürmek değilde, seni tanıyorum pişman olacak adımlar
Toparlan Serdeşt, gelecek ikimizin kollarında
Sen şimdi üşenecek, düşünecek, oluru var mı diye süzeceksin
Ben şimdi karar davasında dosyaya mühürü vurmadan, seni arayacağım
İki katlı evimizin taraçasında, tarçınlara buladığım mandalinalarla seni karşılayacağım
Odanın rengini ılık rüzgar eşiliğinde açık turuncuya buladım
Çarşafları beyaza
Şarap kırmızı olsun!

DOĞRUYA DOĞRU!
Kara delik içinden geçerken kurduğun hazlar sorgulanmaz gururundan. Yapışan mukuslu sancılar sentez edilmez hiç bir zaman. İyi gelmiyor sözlerin, sınavların travmalara sahipse vura vura yıldırım çarpar duvarlara. Çılgınım doğru!

İnandıkların çok düşsel kırıntılarda çalkantılarla boğuşmuş, aklım almıyor. Eziyet çekme dört duvar arasında, çıkışın vardı rezilliğin. Saçmala hadi, dökük yaralarını iyileştiremez saydam karantılar. Alınamayan her kararla vazgeçiş mübah günahlara. Vur başını yastıkların içine tüylere, akan kan revan tonajlara renk olamam. Haklıyım doğru!

Boşuna kurulma bana, taşın altında gedikleri bırak, paydos tenefüslere… Uçurumdan atılan fantastik mektuplar uçak olup bulmaz seni. Mutluymuş gibi yalanlara … Varmış gibi yokuşlara… Tılsımmış gibi sönen ışıklara… Kaybolduk hadi uyuş gecelerde. Üz hadi yapışşsın terin damağıma.  İfşa edildim doğru!
ÖĞRENDİĞİM DİL GELİŞİME KAPALI…
Celladıma esir olmadan önce dinle beni, Mahşer Midillisi değlim ben! Almanya ‘dan
halamın getirdiği çilekli çikolatayı yedim diye, ihanet etmedim sahipliklerime… Ardışık dizelerim var, sonra çilekli çikolatalarım.. Boşversenize!
Un ufak oluyor hayallerim, bilinmeyen şeyler etrafında dört dönüyor hitabelerim. Kibar bir üslubum yoksa, öğrendiğim dil gelişime kapalıdır! Oysa gözlerinin önünde erisin diye halının üzerine bıraktığım kan gövdeyi götüren ırmak saçlarım … Masanın dördüncü ayağı kırık, hala tamir etmemişsin! Uç kişiye fazla bu peresent geçiş! Trene bindin mi bensiz! Hangi peronda başını yasladın, altın sarısı hanım kıza! Irmak saçlarım halının üzerinde! Masanın ayağı kırık birde.
Yanı , yeni bir kontes uğruna köleleşmek mi gerek! Mecalim uykuya yattı!
Yani, ürkek hallerime aldanıp soyunamadığım surlarımdan sırlarıma erişemez misin sandın! Vebalim ayağına takıldı!

VAR OLMAK!
Gökyüzü buhranı yaşatıyor bana, oysa deli ırmaklarla sevişen kırlangıçlardan biriydim
Sömürülen enerjilerin arşivlere sığması beklenemezdi
Kadın olmak ne zor, cinsiyetsizlik denilen endişeler erkeği kadına kadını erkeğe dönüştüremedi
Varlığımızı kabul edemeyen sinekler, bala yapışan kanadımızı koparıp da uçacağımızı hiçe saydılar!
Ölü topraklar uyuyor üzerimde, sessiz sakin ama kopacak fırtınaların alameti gelişi belli eder
Kayıtsız kalamıyorum olanlara, hak yenilen yerde duramıyorum, farklıyım işte biliyorum
Kehanetim bu döngüde yapacak birşey yok, benzeşik harflerle cümle kuramıyorum
İyileştirici yönlerini bulabilmenin çıkışı, nefese bağlı canlısın sen hadi toplarlan dedirten cümleler duyuyorum
İnsanım ben, kadın, sulak çöllerde aç kalmış bir nesne değilim
Kılığının içinde ki somutsuz kavramları anlamamı bekleme, soyut bir düzlükte seslenişlerim
Varım, yok saydıklarınızla ..
Varım, gücümüze inanmadıklarınızla…
Varım, dişi sarmal kanıksadıklarımızla varım ..

BİR DÖNGÜ…
Ait olduğun topraklarda yeşerme bereketi ile kök saldım nihayet. Her gün milim milim suluyorum çorak çıkıntılarımı. Filiz vermekle beraber, kirazlar doluşuyor dallarıma. Akreple yelkovanı kovalamak yerine, zamansız yaşamak saniyelerin her çınğırağını … Ömürlük döngü!
Durak durak gezip otostop alışkanlıklar edinmedim de, limanına demir atma gafletine sığınmaktı derdim. Ne büyük velinimet! Yerde rast geldiğin ekmek kırıntısı gibi alıp başıma koydum seni, sevaptır! Göz göze geldiğim günden beri alıp kalbime çaldım seni, helâldir! Seyirlik döngü … Yaşamın içinde alınan her karar ile belirlersin çizgini. Dönüm noktalarımı rasyonel denklemde şekle sokan, sensin! Sana bürünmek erişilmez yolculuk dizelerimde … Yaşamsal döngü!
Göz kenarların yaşanmışlığı olayım. Söz kenarlarımın yaşanacaklarını sana saklayayım. Kim kime yetişti, kim kime erken uyandı bilmem de … Sana büyümenin tez canlılığı içimde. Erişilmez döngü.. Yolum yolundur !
ALİ’M …
Az görüyorum seni, saatler ok gibi mızrak kalbime.
Yer yer sitem ediyor hançerlerim fakat zarlar hep düşeş geliyor bu ara.
Ne olur ne olmaz diye dönüşlerini umutlara saklamıyorum, nedense!
Hani olurda dönmezsen geriye, halden anlarım nihayetinde bende bir kadınım.
Beş parmağın beşi bir olmazsa, cehennem kimler için yanar Allah aşkına!
Kor ateşin olur yokluğun, yosun gözlerin bir kez olsun düştü dar ağacıma!
Etme, eyleme diyemezsem hâlen anlayışımdandır.
Üzüm üzüme baka baka kararırda onca gece aşağı yüsükten boynum tutulurcasına baktım da tutmadı mı mayamız!
Gerçek tutku bu olsak gerek, yakaladı mı darboğaz eder acısı da hillet, mutluluğu da göğe BAKTIRIR! Salkım saçak!
Sen gelene kadar öğrenmeyeceğim bisiklet sürmeyi!
Evin lambasını değiştirmeyeceğim!
Birde Ali vardı… Çay demlemeyeceğim mesela, isteyen olursa demlik kırık diyeceğim. Olurda gelirsen diye kavanozu hiç açmayacağım!
Gerçek aşk bekletir kadını, adamı, astırır güpe gündüz!
Ne büyük velinimet! Yüreğim öyle bir gerçeğe vuruldu ki, söylemeye korkar dilim!
Ben susayım, sen söyle Ali …

About Hakan Alkan

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir